Son
yirmi yılda yönetim ve örgüt kuramında policy
networks ya da network governance
kavramları ortaya çıkmıştır. Türkçe yazında ise genelde ağ yönetişimi ismi kullanılmaktadır.
Ağ
yaklaşımını klasik yönetim anlayışından ayıran en önemli fark hiyerarşik
yapısıdır. Klasik yapı en alttan en üstte doğru bir piramit şeklinde katı bir
yapı ile en üst yöneticiye ulaşır. Orta veya alt seviyeden bir yönetici tepe
yönetimi ile doğrudan ilişkisi kuramaz. Ağ yaklaşımında ise bu dikey yapı
olabildiğince azaltılır. Yatay organizasyon şeması ile yöneticiler
koordinatörlere dönüşür.
Posdcorb
yönetim süreçleri ilk uygulandığında klasik yapı hâkimdi. Hala bu yönetim
süreçleri geçerliliklerini korusa da klasik yapı yerini artık yavaş yavaş yeni
yaklaşımlara bırakmaktadır. Burada bu süreçler ağ yönetişim (network
governance) bakış açısıyla ele alınacaktır.
Planlama
dikey hiyerarşide tepe yönetimin görevidir. Ağ yönetişiminde ise tüm örgütün iç
paydaşları planlamaya dahil olmakta hatta bununla yetinilmeyip örgütün dış
paydaşları da planlama evresine dahil edilmektedir. Bu süreç bir plan sayfası
üzerinde her paydaşın fikrini eşit bir şekilde paylaşabileceği bir alan ve bir
tartışma sayfası ile de fikirlerini ve eleştirilerini sunabileceği bir alanla yapılabilir.
Sonuçta oluşan plan tüm örgütün katkısı ile oluşmuştur ve tabi ki uygulanması
ve örgüt tarafından benimsenmesi de klasik sisteme göre daha kolay olacaktır.
Ağ
yönetişimi örgüt yapısı olarak ağ yaklaşımını uygulamaktadır. Bu yapı ile proje
bazlı yatay hiyerarşik örgütler kurularak iş bittiğinde bu yapı dağıtılır. Eski
sistemin hantal yapısı bu sistemde esnek ve
hızlı tepki veren bir yapıya dönüşmüştür.
Örgüt
yapısının kurulmasından sonra bu örgütte çalışacaklar belirlenmelidir. Adaylar
örgüt içinde eşit, demokratik bir tartışma ortamı sonucunda seçilir. Burada
adayların yetkinlik, kabiliyet ve tecrübelerini ortaya koymaları beklenir. İş
için en uygun aday bu yolla belirlenir.
Personelin
yönlendirilmesi artık tek bir amir tarafından yapılmamakta proje kapsamında
farklı amirleri olabilmektedir. Ağ yapısı içinde etkileşimler yönlendirilerek
koordinasyon sağlanır. Burada yaşanacak karmaşık ilişkilerin çözülmesi sistemin
en önemli problemlerinden biridir.
Kayıt
işlemleri tek bir merkez ya da aracıya gerek kalmadan blockchain yardımı ile
tutulabilir. Bu sistem sayesinde tüm ağ tutulan kayıt ile ilgili doğrulama
yapar. Kayıt üzerindeki tüm değişikler tüm kullanıcılar tarafından kaydedilir
ve olası bir karışıklıkta tüm ağın tuttuğu kayıt bilgileri kullanılır.
Sonuç
olarak klasik yönetim sistemleri teknolojinin ve iletişim araçlarının gelişmesi
ile yerini daha çoğulcu ve katılımcı yönetim sistemlerine bırakmaktadır. Toplum
da bu dönüşümü zorlamaktadır. Artık emir alıp yerine getiren memur nesil yerini
kararlarda ve sorumluklarda pay sahibi olmak isteyen yeni nesle bırakmaktadır.
Aynı işte kırk yıl çalışıp emekli olmak yeni nesle korkutucu gözükmektedir.
Yeni nesil iş modelleri proje tabanlı olmakta proje bitince örgüt başka bir
proje için yeniden organize olmaktadır. Posdcorb süreçleri hala geçerliliğini
korusa da bu süreçlerin uygulanmasında yeni yöntemlerin kullanılması zorunlu
hale gelmiştir.
Kaynakça
ÜSTÜNER, Y. (2003). Siyasa Oluşturma Sürecinde Ağ
Kuramı. Amme İdaresi Dergisi , 49-65.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder