Son yüzyılda gerçekleşen ekonomik sıkıntılar tüm işletmeler üzerindeki
karlılık baskısını artırırken ürün ve hizmet üretimi ise tarihte hiç olmadığı
kadar çok artmıştır. Bu büyük üretim baskısı altında çeşitli ölçeklerde
şirketler giderek daha fazla coğrafyada iş yapar hale gelmiş ve giderek
büyüyerek modern yönetim anlayışlarını uygulama gereksinimi duymuşlardır.
Özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde yaşanan sıkıntılar
işletmelerin stratejilerini talep ile belirlemeye itmiştir. Savaş sonrası hızlı
bir büyüme sağlayan işletmeler giderek rekabet ortamında ayakta kalabilmek için
stratejik yönetim ilkelerine ihtiyaç duymaya başlamışlardır. İşletmeler
planlamadan organizasyon kurmaya, sevk ve idaren denetime kadar stratejik
yönetim ilkelerini kullanmaktadırlar. Çok çeşitlenen ürün ve hizmetleri çok
büyük ölçeklerde piyasaya sunarak rekabet eden şirketler ekonomik yapılar, iş
gücü, teknoloji kullanımı ve en önemlisi tüm paydaşları içine alan bir yönetim
anlayışına evrilmişlerdir.