“Avrupa
Konseyi Kamu Görevlileri İçin Davranış Kuralları” ilk maddesi bu ilkelerin
tüm kamu görevlileri için uygulanacağı ve kamu hizmeti gören özel organizasyon
çalışanlarına da uygulanabileceği belirtilmiştir. İstisna olarak ise halk
tarafından seçilen yöneticiler, hükumet üyeleri ve yargı mensupları kapsam dışı
bırakılmıştır. “Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri” ikinci maddesinde daha
detaylı olarak kamu görevlileri sıralanmış ve bu ilkelerin bu görevliler için
geçerli olduğu ancak istisnalar olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyeleri,
Bakanlar Kurulu üyeleri, Türk Silahlı Kuvvetleri, yargı mensupları ve
üniversiteler sıralanmıştır. Burada Avrupa Konseyi tüm seçilmişleri kapsam dışı
bırakırken Türkiye’de mahalli yönetimler de kapsam içinde tutulmuş ancak
üniversite ve TSK kapsam dışına çıkarılmıştır. Üniversite ve TSK’nın niçin
kapsam dışına çıkarıldığına bir netlik de getirilmemiştir. Ayrıca seçilmişler
olarak tanımlanan belediye başkanları ise bu yasa kapsamı içine alınmıştır.
İlkeler
incelendiğinde “Avrupa Konseyi Kamu
Görevlileri İçin Davranış Kuralları” (Madde 4) ve “Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri” (Madde 5) birbirine benzer
olarak kamu görevlilerinin tarafsız olması gerektiğini vurgulamaktadır. Her iki
belgede de yasallık ve kamu kurumunun misyonuna uygun davranma vurgusuna yer
verilmektedir.
“Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri”
(Madde 7) kamu hizmetinden yararlananlara gerekli açıklayıcı bilgilerin
verilmesinden bahsederken “Avrupa Konseyi
Kamu Görevlileri İçin Davranış Kuralları” içerisinde böyle bir madde
bulunmamaktadır. Bu bilgi edinmenin kamu etiği açısından önemli bir alan olduğu
göz önüne alındığında Türkiye’deki yasanın bu konuda daha detaylı hazırlandığı
söylenebilir. “Avrupa Konseyi Kamu
Görevlileri İçin Davranış Kuralları” (Madde 11, 22) ve “Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri”
(Madde 18) kamu görevlilerinin resmi bilgileri yetkileri çerçevesinde kullanılması
konusunda uyarmaktadır. Resmi bilgilerin kamu yararı kapsamı dışında ve
yetkisiz kullanılması etik açıdan sorun oluşturmaktadır. Kişisel bilgilerin
gizliliğinin koruma altında olması gerekliliği de bu madde ile etik çerçeveden
incelenmiştir.
“Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri”
(Madde 9) kamu görevlilerinin takdir yetkisinden ve kamu hizmetini eşit,
tarafsız sağlayacağından bahseder. Siyasi tarafsızlıkta bu madde de yer
almaktadır. “Avrupa Konseyi Kamu
Görevlileri İçin Davranış Kuralları” (Madde 6, 7, 16) benzer ilkeleri tek
bir madde yerine birçok madde de belirtmiştir. Bu madde kamu hizmetinden
yararlanan kesime eşit davranılması gerekliliğini vurgular. Neopotik, siyasal,
mikro milliyetçilik (hemşehricilik) gibi yaklaşımlarda bulunmak kamu etiği
açısından yanlıştır. Özellikle takdir yetkisinin kullanılmasındaki maksat kamu
yararı dışında bir şey olamaz.
“Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri”
(Madde 10,11) saygınlık ve güven kamu görevlilerinin birbirleri ile olan
ilişkinin çerçevesini çizmiştir. Kamu hizmetleri verilirken bu hizmetlere olan
güvenin sarsılmaması gerektiği ve hizmetin doğru, zamanında ve eksiksiz yerine
getirilmesinin kamu etiği açısından önemi vurgulanmıştır. Bu madde de
sıralananların ayrıntısı esasında kamu hizmetinde yaşanabilecek aksaklıkların
da bir listesi gibidir. Burada kamu görevlisine düşen görev hem çalışma
arkadaşları ile hem de hizmet lanlar ile ilişkisini etik ilkelerini
belirlemektedir. Devlet işinin aksatılması tüm kamuya olan güveni
zedeleyeceğinden kamu görevlisinin devleti temsil ettiğini aklından hiçbir
zaman çıkarmaması gerekmektedir. İşi savsaklamak, bugün git yarın gel ile
vatandaşı oyalamak etik dışı davranışlar arasında sıralanmıştır. Bu maddelerde kamu
görevlilerinin hizmet standartlarını, dürüstlük ilkelerini sıralarken “Avrupa Konseyi Kamu Görevlileri İçin
Davranış Kuralları” (Madde 5) daha yüzeysel biçimde kamu görevlilerinin
etik davranışlarını düzenlemiştir. Burada Türkiye’de yayınlanan belgenin daha
ayrıntılı olduğu göze çarpmaktadır. Avrupa Konseyi belgesi ise daha
yüzeyseldir.
“Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri”
(Madde 12) kamu görevlilerinin etik ile bağdaşmayan davranışları gördüklerinde
yapması gerekenleri açıklar. Burada kamu görevlisinden sadece yetkili makama ihbarda
bulunması istenir. “Avrupa Konseyi Kamu Görevlileri İçin Davranış Kuralları” (Madde 12)
ise çok daha ayrıntılı olarak bu konuyu ele alır. Burada önce ihbar etmesi daha
sonra tatmin edici bir cevap alamadığında kurumun başına yazı ile bildirmesi
yükümlülüğü getirilir. Her iki belgede de ihbar eden kamu görevlisinin
kimliğinin gizlenmesi esasına yer verilmiştir. Ancak Türkiye’deki yasa
uygulamaya daha az yer vermiştir. Bu da uygulama alanında bazı sakıncalar
doğurabilir. Kamu görevlisi etik dışı davranışları gözlemlediğinde veyahut
maruz kaldığında bunu ihbar etmekten çekinebilir. Bu ihbar mekanizmasının ihbar
edenin bilgilerini gizleyerek mağdur edilmesinin önüne geçilmesine çalışılmış
ise de sadece bir üst amire ihbar ile bu mümkün değildir. Bağımsız bir kurula
ihbar ise uygulama da daha etkin bir yol olacaktır.
Çıkar
çatışması, yetkilerin kötüye kullanılması, hediye alma, kamu kaynaklarının
kullanılması konularında ise iki belgede de benzer hükümler yer almaktadır.
Burada dikkat çeken husus ise hediye alma ile ilgili Türk yönetmeliğinde uzun
maddeler halinde istisnalar sıralanmıştır. Bu istisnaların geleneklerdeki
hediye verme ve alma alışkanlığından ileri gelmesi muhtemeldir. Türkiye’de
hediye verme bir sevgi ve saygı göstergesi, bir adet iken hediyeyi kabul
etmemek ise saygısızlık olarak algılanabilir. Böylece yönetmelik kamu
görevlilerinin düşeceği bir ikilemde kapsamlı bir yol gösterici olarak
kullanılabilir. Bu etik bilinç yayılıp içselleştirildikçe de hediye alma ve
verme konusundaki bu ikilemler ortadan kalkacaktır.
Yöneticilerin
hesap vermesi konusu her iki belgede de (“Kamu
Görevlileri Etik Davranış İlkeleri” (madde 20) ve “Avrupa Konseyi Kamu Görevlileri İçin Davranış Kuralları” (madde 25)
geçmekte benzer olarak yöneticilerin örnek ve etik dışı davranışlara karşı
proaktif bir yaklaşımda olması beklenmektedir. Personelinin yapacağı etik dışı
davranışlardan yönetici de sorumlu tutulmaktadır. Burada önemli bir kavram olan
hesap verilebilirliğin olması için verilerin ulaşılabilir olması gereklidir. Bu
da şeffaflık dediğimiz kavramdır. Bu kavram kamu etiğin de önemli bir yer
tutmaktadır. Yöneticilerin sorumluluktan kaçma ve yaptıkları işlemlerde daha
serbest olma istekleri hesap verebilirlik konusuna ön yargı ile yaklaşmalarına
sebep olabilir. Hesap vermenin kamu etik ilkelerinden biri olması ve bunun
uygulamada rutin olarak uygulanması bu ilkenin içselleştirilmesine yardımcı
olacaktır.
Eski
kamu çalışanları ve kamu çalışanlarına gelen iş tekliflerinde iki belge
paralellik gösterir. Ancak mal beyanında bulunulması yalnızca “Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri”
Madde 21 de belirtilmiştir. Bu madde esasında daha ayrıntılı biçimde 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu Madde
14’te de geçmektedir. Buna paralel “Avrupa
Konseyi Kamu Görevlileri İçin Davranış Kuralları” Madde 14’te çıkarların
deklare edilmesi başlığı ile ele alınmıştır. Kişisel ilişkiler ile çıkar
sağlama konusunda kontrol mekanizması öncelik ile kamu görevlisinin kendisidir.
İş yerinde edindiği ilişkilerden yararlanarak kendine çıkar sağlaması kamu
görevlisi için etik değildir. Bu ikilemde kalan kamu görevlisi ilk önce “Ben bu
görevde olmasaydım aynı teklif aynı şartlarda bana gelir miydi?” sorusunu
sorması gerekir
“Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri”nin
üçüncü bölümünde uygulama ve etik kültürün yayılması hakkında detaylı hükümler
bulunmakta ve “Etik Komisyonu” tanımlanmaktadır. Personelin sicil dosyasındaki
performans değerlendirmesinin bu yönetmelik kapsamında değerlendirilmesi
istenmektedir. Ayrıca kurum yöneticilerine kamu etiği bilinci yaymak görevi
verilmiştir. Bu yönde yayın ve eğitim vermeleri gerekliliği
vurgulanmıştır. Yönetmelikte bulunan
ilkelere ek olarak her kurum kendi etik ilkelerini ve kültürünü oluşturması
gerekliliği belirtilmiştir. Kurumlara yüklenen bu etik ilke oluşturma ve etik
kültür yayma görevleri kurulacak etik kurul tarafından gerçekleşecektir. Bu
bağlamda bu maddeler “Avrupa Konseyi Kamu
Görevlileri İçin Davranış Kuralları”
içinde bulunmamaktadır. Dördüncü bölümde ise başvuru ve incelemelerin
nasıl olacağı ayrıntılı bir biçimde ele alınır ve bu yönetmelik hükümlerinin
başbakan tarafından yürütüleceği belirtilir.
Sonuç
olarak “Avrupa Konseyi Kamu Görevlileri
İçin Davranış Kuralları” bir çerçeve çizerken “Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri” bu çerçeveye paralel ve içinde
uygulamaya yönelik hükümler de barındıran bir belgedir. Farklılık esas olarak
uygulama detaylarındadır. Türk yönetmeliği genel olarak daha fazla uygulama
detayı vermiştir. Ancak tekrar vurgulamak gerekir ki “Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri” kamu içindeki bazı
kurumları istisna saymıştır.
Avrupa Konseyi Kamu Görevlileri İçin Davranış Kuralları. (2000, Mayıs 11). Aralık 21, 2017 tarihinde https://www.gtb.gov.tr/data/5208d194487c8e14044289f7/av.kon.davranis.doc adresinden alındı
Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri. (2005, Nisan 13). Resmi Gazete
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder