Hayvan çiftliği, George Orwell’ın 1984 adlı kitabı ile birlikte en çok bilinen kitabıdır. Her iki kitap da distopya olmakla birlikte Hayvan Çiftliği kırsal bir distopyayı anlatmaktadır. George Orwell kitabı 1943 Kasım -1944
Şubat tarihleri arasında yazarken ikinci dünya savaşı tüm hızıyla
devam etmekteydi. Bu savaş ortamında Fabl türünde bir masal yazmıştır. Kitabın alt başlığı olarak da Orwell Bir Peri Masalı ismini koymuştur. Kitabın konusu İngiltere’de bir çiftlikte
geçmektedir. Hiciv tarzında yazılmış ve içinde bol gönderme barındıran bir kitaptır. Kitapta hayvanlar üzerinden düzen
eleştirisi alegoriler ile anlatılmıştır. Her hayvanın tek
tek bir karakteri olmasa da bazı hayvanlar kitapta öne çıkmaktadır. Kimi
hayvanlar gerçek hayattaki kişileri temsil etmekte kimileri ise genel
olarak bir düşünceyi savunan grubu temsil etmektedirler.
George Orwell
Yazarın
doğumdaki adı Eric Arthur Blair’dır. 1903 yılında Bengal’in Montihari kentinde
doğmuştur. Babası Hindistan’da görevli bir İngiliz, annesi ise Birmanya’da
kereste ticareti yapan bir Fransız’dır. Eğitim çağına geldiğinde İngiltere’ye yollanmış
ve İngiltere’nin en köklü koleji olan Eton kolejini burslu olarak kazandı.
Burada Cesur Yeni Dünya’nın ünlü
yazarı Aldous Huxley’den ders alma
şansı buldu.
Üniversiteye gitmeyen Orwell kolej sonrası Birmanya’ya
giderek polis teşkilatında müfettiş yardımcısı oldu. Burada İngilizlerin
acımasız bir sömürgecilik uyguladığını gördü ve 2 yıl sonra istifasını vererek
Avrupa’ya döndü. Birmanya’da yaşadıklarından suçluluk duyan yazar Londra ve
Paris’te dilenciler arasında yaşadı ve bulaşıkçılık yaptı. Daha sonra
Birmanya’da yaşadıklarını Burma Günleri
(1934) adı altında yayınladı. Avrupa’ya döndüğünde yaşadıklarını
kitaplaştırdığı Paris ve Londra’da Beş Parasız (1933) yazarın ilk kitabıdır.
1937 yılına gelindiğinde George Orwell iç savaşta olan
İspanya’da muhabir olarak bulunmaktaydı. Barselona’da sosyalistlerin kurduğu komünde sömürünün olmadığı eşitlikçi bir yaşantı Orwell’ı çok etkiledi. Öyle
ki zayıf bünyesine rağmen İspanya Marksist Birleşik İşçi Partisi saflarında
savaşa katılmaya karar verdi. Teruel cephesinde boynundan vurularak ağır yaralandı ve cephe
gerisine Barselona’ya tedavi için geri gönderildi. Burada tedavi olurken gördükleri
kendisini şoke etti. Kentte Stalinist görüşlere sahip İspanya Komünist Partisi hâkim
olmuş ve diğer tüm sol-sosyalist fraksiyonları tasfiye etmeye başlamıştı.
Franko’nun faşist rejimine karşı savaşırken sosyalistlerin iç çatışma
yaşaması ve bunun sorumlusunu Stalin olarak görmesi ileriki siyasal görüşlerini
de etkiledi. İspanya’dan ayrılıp bir yıl sonra yaşadıklarını Katalonya’ya Selam adı altında
yayınladı.
İngiltere’ye dönen yazar İkinci Dünya Savaşı’nın başlaması
ile birlikte BBC’de muhabir olarak işe başladı. Savaş devam ederken bu görevinden
istifa edip sosyalist Tribune dergisinde çalışmaya başladı. 1944 yılında Hayvan Çiftliği’ni, 1949 yılında ise Bin Dokuz Yüz Seksen Dört’ü yazdı.
1950 yılında 46 yaşında veremden ölmüştür.
Dönemin Özellikleri
Kitap insanlık tarihinin en kanlı savaşının yaşandığı İkinci
Dünya Savaşı döneminde yazılmıştır. 1917 yılında Ekim devrimi ile
kurulan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin başında kurucu Lenin’den
sonraki lideri Stalin bulunmaktadır. Stalin, kurduğu baskıcı düzen ile kendisine rakip olabilecek tüm kişileri bertaraf etmiştir. Bunlar arasında Sovyet
Komünist Partisinin en önemli figürlerinden Troçki’de vardır. Troçki önce
Sovyetlerden İstanbul’a kaçmak zorunda kalmış ve Büyükada'da yaşamıştır. Daha sonra çeşitli ülkelerde sürgün hayatı yaşayan Troçki Meksika’da bulunduğu sırada Stalin’in
tetikçisi tarafından öldürülmüştür. Stalin hiçbir muhalefete ne ülke içinde ne
de dışında izin vermemiş ve bir diktatör olarak ülkeyi yönetmiştir. Sanayi
politikası gereği tarımda çalışan birçok kişiyi fabrikalarda işçi olmaya
zorladı, karşı çıkanları Sibirya’ya sürgüne gönderdi hatta öldürdü.
Kitabın da temel anlatısı Sovyetlerdeki Stalin rejimidir.
1943 sonu ve 1944 başı İkinci Dünya Savaşı’nda Sovyetlerin
tüm müttefiklerce kahraman olarak görüldüğü yıllardır. Nazi Almanya’sı
batısındaki Fransa’yı işgal etmiş durumdadır. Güneyinde kalan İspanya ve İtalya’da ise dost
faşist rejimler vardır. Paris’ten Moskova önlerine kadar tüm Avrupa Nazi
Almanya’sının elindedir. Bu güçlü Alman ordusu ile Avrupa’da bir tek Stalin’in
Kızıl Ordu’su çarpışmaktadır. Öyleki savaş bittiğinde 11 Avrupa başkentini işgalden
Sovyetler kurtarmıştır. Tüm bunlara rağmen Orwell bir Stalin eleştirisi olarak
ele alınabilecek kitabını yazmaktan çekinmemiştir. Kendisi bizzat İspanya İç
Savaşı’nda Stalin’in gerçek yüzünü görmüştür.
Dönemin bir başka özelliği kapitalist bloktaki devletlerin sömürgecilik ile tüm
dünyaya yayıldığı bir dönem olmasıdır. Kapitalistler ülkelerinde de işçiler ile sürekli
çatışma halindedirler. Sosyal devlet anlayışının olmadığı o yıllarda işçiler
çok zor şartlarda güvencesiz çalışmaktadırlar. İngiltere’de sık sık işçi
grevleri oluyor ve bunlar sert bir şekilde bastırılıyordu. Kitap dönemin bu işçi sömürüsünü hayvanlar üzerinden anlatmaktadır.
Kitap İngiltere’de bulunan Beylik Çiftlik’inde geçer.
Çiftliğin sahibi sürekli sarhoş olan ve çiftliği ile yeterince ilgilenmeyen Bay
Jones’tur. Çiftlik içinde çeşitli hayvanlar, bahçeler ve tarlalar bulunur. Bir gün tüm hayvanlar Koca
Reis adındaki yaşlı domuzun rüyasını dinlemek için toplanırlar. Koca Reis
hayvanlara her türlü eziyetin edildiğini, hayvanların yavrularının insanlar tarafından çalındığını söyler. Zor zar yaşamaya yetecek kadar yem verildiğini, çok çalıştırıldıklarını ve en sonunda da
boğazlanarak öldürüldüklerini anlatır. Tüm bunların sorumlusu da insandır.
İnsan ise hiçbir işe yaramayan sadece yeyip içip hayvanlara eziyet eden bir
yaratıktır. İnsanlar olmasa hayvanlar bolluk içinde özgürce
yaşayacaktırlar. Koca reis şöyle seslenir hayvanlara:
“Yoldaşlar ömrümüz çalışıp didinmekle
geçiyor. Yaşayacak kadar yiyecek verirler, canımız çıkana kadar çalıştırırlar,
işlerine yaramaz duruma geldiğimizde ise acımasızlıkla bizi boğazlarlar. Tek
gerçek düşman insandır.”
Konuşmasının sonunda Koca Reis rüyasında gördüğü
İngiltere’nin Hayvanları şarkısını söyler. Şarkı hayvanların yüreğine bir coşku
salmıştır. Defalarca şarkıyı söylerler. Ancak Bay Jones gürültüden uyanır ve avluya
tilki girdiğini zannederek ateş eder. Bunun üzerine tüm hayvanlar susup
sessizce ahırlarına dönerler.
Koca Reis birkaç gün sonra ölür. Anlattıkları tüm
hayvanları özellikle de domuzları etkilemiştir. Domuzlar insanlara karşı bir
ayaklanma için hayvanları örgütlemeye başlarlar. Ancak evcil kuzgun Moses
göklerdeki, bulutların üstünde yer alan Balbadem diyarını anlatarak hayvanların
devrimden uzaklaştırmak ister. Bu dünyada çekilen acılar önemsizdir önemli olan
Balbadem diyarındaki sonsuz mutluluktur der.
Tüm bunlar olurken bir cumartesi günü çiftlik sahibi ve çalışanlarının
ilgisizlikleri yüzünden hayvanlar bütün gün boyunca aç kalır. Gece olduğunda hayvanlar artık açlığa dayanamaz ve ahırlarının kapılarını kırarak önce yemliğe
giderler. Çiftlikteki insanlar seslere uyanıp hayvanların yanına gider ve onları tekrar ahırlarına sokmak isterler ama hayvanlar şimdiye kadar görülmemiş bir şekilde karşı koyarlar. İnsanlar başta hayvanlara direnmeye çalışsalar da hayvanlar kendilerini sakinleştirmeye çalışan insanları kovup çiftliği ele
geçirirler. Artık çiftlik hayvanların kontrolündedir. Çiftliğin adını
değiştirerek Hayvan Çiftliği yaptılar. Hayvanlar çiftlik sahibinin evine girip incelerler
ve burada hiçbir hayvanın kalmaması gerektiğine karar verirler. Artık burası
müze olarak kullanılacaktır.
Domuzlar hayvanları toplayıp bir konuşma yaparlar ve hayatta
kalabilmeleri için çiftlikteki üretimin devam etmesi gerektiğini söylerler. Okuma
yazmayı çöplerdeki yazılardan öğrenmiş olan domuzlar hemen ahırın duvarına
geçerek uyulması gereken yedi emri yazarlar.
1. İki
ayaküstünde yürüyen herkesi düşman bileceksin.
2. Dört
ayaküstünde yürüyen ya da kanatları olan herkesi dost bileceksin.
3. Hiçbir
hayvan giysi giymeyecek.
4. Hiçbir
hayvan yatakta yatmayacak.
5. Hiçbir
hayvan içki içmeyecek.
6. Hiçbir
hayvan başka bir hayvanı öldürmeyecek.
7. Bütün
hayvanlar eşittir.
Hayvanlar coşku ile İngiltere'nin Hayvanları şarkısını söylediler. Daha sonra tüm hayvanlar hasadı gerçekleştirmek için tarlaya
koşartu. Gün bittiğinde hepsi yorgun ve inekler sütleri sağılmadığı için
huzursuzdur. Hemen domuzlar bu işe de el atarak sütleri sağarlar. Sağılan
sütlerin ne yapılması gerektiği tartışılırken Napolyon adlı domuz gereğini
yapacağını söyleyerek hayvanları uzaklaştırdı.
Çiftlikte herkesin saygı duyduğu yaşlı eşek Benjamin’e etrafındaki hayvanlar gerçekleşen
devrim hakkında sorular sorarlar ve fikrini almak isterler. Ancak Benjamin
“Eşekler uzun yaşar siz hiç ölmüş bir eşek gördünüz mü?” diye cevap verir. Bu
cevaptan hayvanlar hiçbir şey anlamazlar.
Hayvanların çoğu yedi emri ezberleyememiş, domuzlar dışındaki
neredeyse tüm hayvanlar ise okuma yazmayı öğrenememişti. Ancak sütlerin ne
olacağını merak eden hayvanlar arttıkça Squealer isimli domuz çıkıp sütlerin
domuzlar için çok gerekli olduğunu diğer hayvanlar içinse zararlı olduğunu
söyler, domuzların çiftlik için gece gündüz çalıştığını anlatı. Ayrıca
domuzlar görevlerini yerine getiremezse Bay Jones’un geri geleceğini söyleyerek
hayvanları korkuttu. Aslına bakılırsa domuzlar direkt olarak hiçbir iş
yapmamakta sadece iş yapan diğer hayvanları yönetmektedirler.
Çevre çiftlik sakinleri Hayvan Çiftliği’nde olup biteni
korkuyla izlemektedirler. Kendi hayvanlarının da çiftlikten kendilerini kovacağı
kaygısını yaşıyorlardı. En sonunda Hayvan Çiftliği’ne saldırmaya karar
verdiler. Böyle bir saldırıyı bekleyen
hayvanlar domuz Snowball öncülüğünde saldırıyı püskürttüler. Kahramanca savaşan
ve hayvanlara cesaret veren yaralanmış Snowball’a madalya takıldı.
Domuzlar zekâları ile yönetim işini ele
almışlardı. Hayvanlar arasında domuzlara bir tepki olduğunda ağzı en iyi laf
yapan domuz olan Squelar bir şekilde domuzları haklı çıkarıyordu. Ancak
haftalık yapılan tüm çiftlik hayvanlarının katıldığı kurulda iki domuz Napolyon ve
Snowball hiç anlaşamıyordu. Birinin ak dediğine diğeri kara diyor hayvanlarda o
an kim konuşuyorsa ona hak veriyorlardı. Bir kurul günü Snowball çiftliğe bir
değirmen yapılması gerektiğini bu değirmenden elde edilecek elektrik ile kışın
ahırların ısıtılacağı yazın ise aydınlatmada kullanılacağını söyledi. Napolyon
hemen arkasından söz alıp bunun boşa bir uğraş olduğunu asla değirmen yapmayı
beceremeyecekleri gibi bunla uğraşmanın da çiftlik işlerini aksatarak herkesi
aç bırakacağını anlattı. En sonunda oylama yaptıklarında Napolyon’a göre daha
cana yakın ve içten olan Snowball’un fikri destek gördü. Tam o sırada oylamayı
kaybeden Napolyon bir ıslıkla dokuz tane genç köpeği Snowball’un üzerine
saldırttı. Bu dokuz köpeği daha yavruyken Napolyon yanına almış ve kendi koruması olarak yetiştirmişti. Snowball çiftlikten kaçarak canını zor kurtardı. Kürsüye çıkan
Napolyon kurulun bir daha tartışma için değil sadece emirleri iletmek için
toplanacağını söyledi. İtiraz edecek olan hayvanlar köpeklerin kendilerine
hırlamasıyla korkup sustular.
Koyunlar Napolyon ne derse desin “iki ayak kötü dört ayak
iyi” diyerek destekliyor başka da bir şey bilmiyorlardır. Ancak kalabalık ve
gürültücü oluşları herhangi bir muhalif ses çıktığında bu sloganı atarak
bastırmalarına yarıyordu. Squelar düzenli olarak eskisine göre ne kadar iyi
durumda olduklarını istatistik veriler ile hayvanlara anlatmaktaydı. Eskiden
haftada bir elma yiyorlarsa artık bu sayı bir buçuk olmuştur. Hayvanlar ise
eski hallerini tam olarak hatırlayamadıkları için anlatılanları doğru kabul
ediyorlardı. Bir tek eşek Benjamin hiçbir şeyin değişmediğini söylüyordu.
Napolyon ve diğer domuzlar çiftlik evine yerleşip yataklarda
yatmaya ve evde buldukları içkileri içmeye başladılar. Kararlarına karşı çıkan
hayvanları ise köpeklere boğdurdular. Daha önce kavgalı olunan yan çiftlik sahipleri ile de alışverişe başladılar.
Çiftlikte her geçen gün hayvanlar daha zor şartlar altında daha az yiyecek ile
çalışırken domuzlar kilo alıp duruyorlardı. Yapılanların yedi emire aykırı olduğu
söylendiğinde bir de baktılar ki yedi emir değişmiş. Örneğin bir hayvan
köpekler tarafından öldürüldüğünde yedi emirde hiçbir hayvan başka bir hayvanı sebepsiz
yere öldürmeyecek yazdığını gördüler. Hafızaları iyi olmayan ve her şeyi
çabucak unutan hayvanlar kendilerinin yanlış hatırladıklarını düşündüler.
Kitapta en önemli
karakter Boxer adlı attır. Bu at her zaman çok çalışır ve bir sorun çıktığında
“daha fazla çalışmalıyım” der. Çiftlikteki tüm işlerin büyük bölümünü bu at
üstlenir ve çok güçlü bir attır. Ancak muhakeme yeteneğinden yoksundur.
Kafasına yatmayan bir olayla karşılaştığında Napolyon’un sözlerine bakar ve
kendi aleyhine bir durum bile olsa “Napolyon yoldaş her zaman haklıdır” der. Bu
çok çalışmanın sonucu bir gün yorgun düşüp yere yığıldığında ise Napolyon onu
at kasabına satarak köpek yemi yapar.
Kitabın son
sahnesinde çiftlik evinde insanlar ve domuzlar eğlenip yeni anlaşmalar yaparken
hayvanlar onları dışarıdan seyreder ve bir süre sonra içeridekilerin yüzlerine
baktıklarında kim domuz kim insan ayırt edemezler.
Eser temelde domuz Napolyon üzerinden bir Stalin eleştirisidir.
Ayrıca hayvanların hafızasız oluşları ve her denilene inanmalarıyla toplumu da
eleştirmektedir.
Kitaptaki Beylik Çiftlik
Çarlık Rusya’sını temsil etmektedir. İngiltere ise dünyayı temsil eder.
Çiftliğin başındaki Bay Jones ise son çar II. Nikolay’ı anlatır. II. Nikolay
ülkesi sorunlarına yeterince ilgi göstermemiş lüks ve içki içinde hayatını
sürdürmüştür. Rusya’da yaşanan bir kıtlık dönemi ise devrime yol açmıştır.
Kitapta da gerçeğe paralel olarak devrim hayvanların yeminin verilmemesi
sonrasında doğmuştur. Yani ideolojik sebeplerle değil kıtlıktan dolayıdır.
Hikayenin başında
geçen ve ilk devrim fikrini hayvanlara aşıladıktan sonra ölen Koca Reis adlı
domuz da tahmin edileceği üzere Karl Marks’ı temsil etmektedir. Snowball ise
Kızıl Ordu’yu kuran Troçki’nin romandaki karşılığıdır. Snowball gibi Troçki’de
devrimden sonra kaçmak zorunda kalmıştır.
Sürekli yalan haber
ve istatistikler ile hayvanları kandırarak domuzları haklı gösteren Squaerlar
ise medyanın gücünü temsil eder. Hayvanlar onun her dediğine bir şekilde
inanırlar. Sovyet Rusya’nın günlük gazetesi Pravda’nın romandaki karşılığıdır.
Boxer isimli at ise
asıl üretimi yapan emeğini ortaya koyan işçileri temsil eder. Çiftlikteki en
güçlü hayvan Boxer’dır. İstese hem köpekleri hem domuzları ortadan
kaldırabilir. Ancak kendi gücünün farkında değildir ve otoriteye itaat etmek
gibi bir alışkanlığı vardır.
Siyasal ve Yönetsel Yapı
Kitabın başında insanların hayvanlar üzerinde mutlak iktidar
sahibi olduğu bir yapı vardır. Hayvanlar bu yapıyı düşünmemektedir. Koca
Reis’in rüyasını anlattığı gün hayvanlar sömürüldüklerinin farkına varırlar.
Ancak kimi hayvan ölümden sonra cennete inandığı için bu dünyanın bir sınav
olduğu görüşündedir. Bazıları insanları efendileri olarak görür, tüm ahır ve
yemlerin insanlara ait olduğunu, insanların merhametlerinden dolayı kendilerine
yem verip baktığını söylerler.
Hayvanların
devrimi gerçekleştirmesi ile Snowball’un kaçması arasındaki bölümde ise
hayvanlar kendi kendilerini yönetmektedirler. Katılımcı bir yönetim anlayışı
ile tüm hayvanların fikirlerini sunup ortak karar alınabileceği bir yapıya
geçiliyor. Ancak hayvanların bilinçsiz ve hafızasız oluşu bu yapıyı
diktatörleşmeye açık hale getiriyor. Sonunda insanlar zamanından daha
ağır şartlarda yaşamak zorunda kalıyorlar. Kitapta yönetim şekli ne
olursa olsun kendi gücünün bilincinde olmayan bir halk her zaman sömürülür
fikri işleniyor.
Kitabın ilk bölümü kapitalist sistemi ikinci bölümü
sosyalist devrimi ve son bölümü ise sosyalist baskı devrini anlatmaktadır.
Toplumsal ve Ekonomik Yapı
Kitapta insanlar ve hayvanlar olmak üzere iki ayrı yapı
vardır. İnsanlar çiftlik sahipleri ve çiftlikte çalışanlar olmak üzere iki
sınıftan meydana gelen bir toplumsal yapıda yaşamaktadırlar. Ayrıca kırsal
kesimde çiftlikte üretilen malların satışı üzerinden bir pazar ekonomisi olduğu
söylenebilir.
İlk zamanda hayvanların hepsi insan boyunduruğunda çiftliklerde
yaşamaktadırlar. Devrim sonrasında insan boyunduruğundan kurtulan hayvanlar eşitlikçi bir toplumsal
yapıya geçmeye çalışmışlardır. Bu zamanlarda çiftlikte geçimlik üretim
yapılarak pazara herhangi bir satış yapılmamaktadır. Kapalı bir ekonomik yapı
izlenmekte artı üretim gene çiftlik hayvanları arasında eşit olarak
dağıtılacağı bir sistemin kurulması hedeflenmiştir. Ancak daha ilk günden
hayvanların ürettiği artı değer domuzlar tarafından ele geçirilmiş ve
domuzların bu emek sömürücülüğü gün geçtikçe artarak en sonunda insanların ki
ile aynı düzeye varmıştır. Ayrıca domuzlar bir süre sonra dışa kapalı ekonomik
yapıdan vazgeçerek çevre çiftlikler ile alışverişe başlamış bu alışverişin
kaynağı olarak da çiftlikte hayvanların ürettiği geçimlik tahıllar olmuştur.
Tekrar meta üretimine dönen çiftlikte hayvanların yaşam standartları gittikçe
düşmüştür.
Mekansal ve Ekolojik Yapı
Kitap İngiltere’de bir çiftlikte geçer. Çiftlik bir
kasaba yakınlarında ve etrafında komşu çiftlikler ile beraber bulunmaktadır.
Kırsal bir ortamdır. Kent sadece içki içilecek yerlerin bulunduğu bir yer
olarak çok az geçmektedir.
Ekolojik yapı ise doğal bir ekoloji değil insan eliyle
oluşturulmuş çiftlik ekolojisidir. Burada hayvan ve bitkiler insanlara gelir
sağlamak amacı ile yetiştirilmekte ve meta olarak görülmektedirler. Çiftlikte
çiftlik sahibinin kaldığı bir ev ve ahırların bulunduğu bir bölüm vardır.
Çiftliğin etrafı ise çitlerle çevrilidir.
Kitap kırsal bir karşı ütopya olarak geçmektedir.
Hayvanların çiftliği ele geçirerek ütopik bir düzen kurması ile başlayan kitap
git gide distopyaya dönüşür. Kitap günümüzde halen güncelliğini
korumaktadır. Birçok yönetim mevcut durumu değiştirecekleri vaadi ile iktidara
gelip daha sonra git gide ilk eleştirdikleri şeye dönüşürler.
İktidarlarını kaybetmemek içinse her türlü yolu denerler. Polis ve medya gücünü
kullanmaktan çekinmez, yargıyı bertaraf ederler. Dün söylediklerinin tam
tersini bugün söyleyebilirler. Madalya verdikleri ertesi gün vatan haini ilan
etmekten çekinmezler. Halk ise hafızasız olduğu için tüm denilenlere inanır.
Aykırı çıkan birkaç ses koyunların bağırtıları arasında susturulur devam
ederlerse köpeklere yem olur. Muhalif seslere hiç tahammülleri yoktur. Git gide
kendileri ve yakın çevreleri zenginleşir halk ise fakirleşir.
Yararlanılan Kaynaklar
Orwell, G. (2007). Hayvan Çiftliği (1. Baskı
b.). (C. Üster, Çev.) Can Sanat Yayınları.
Wikipedia. (tarih
yok). George Orwell. Haziran 14, 2018 tarihinde Wikipedia: https://tr.wikipedia.org/wiki/George_Orwell
adresinden alındı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder